HANİMİŞ MİRAS?

Nerdesin?  Onlarca 'kız sen nerdesin?' mailim birkaç tanede  'nereye kayboldun' yorumum var yazılarımın altında. Demek ki m...

20 Şubat 2016 Cumartesi

KARİYER KAKOZLAMA

Ömrümüzün en verimli kısmı nerede geçiyor hiç düşündünüz mü? Ben düşündüm. Neden? Saçma bi insanım ben. Oturup normalde insanların düşünmediği şeyleri uzun uzun düşünürüm.İşte! Öyle değiş, İŞ! Ortalama 30 yıl çalışsak ki günde 8 saat hafta da 5 gün olsa bile 7920 gün 63360 saat çalışıyoruz. 

Esas işim işletme. Ürün, stok, vade ve pazarlık konusunda iyiyimdir. Bununda temeli muhasebe ve satın alma. Yani hesap kitap yapabiliyorum. Bunu nerden öğrendim. Deneyerek. Peki ilk denediğimde buldum mu başarılı olduğum alanı? Tabiki  hayır. Mirasım ben. Aksiyonsuz yaşamayı bilmiyorum.

Albümün adı yaşamak bu değil. - Farkettim abi!
İlk iş deneyimlerimden biri radyo dj idi. Bu çeneyle aklıma gelen ilk meslek o oldu. Çok da zevkli bir meslektir. Birkaç pürüz dışında mutluydum da. Sorun şuradaydı. 22 yaşındaydım ve yayın saatim 7 idi. Bu bir sorun değil aslında ama sorun buna bağlı çünkü karga kakasını yemeden başlayan programım arabeskti. Çalıştığım radyo kanalı arasbeskti eyvallah da mubarek, ey cemaati müslimin sabahın o saatinde Cengiz Kurtoğlu abimizi kim ne yapsın. Millet daha yüzünü yıkamamış, radyo söyleyemem derdimi kimseye diye bağırıp duruyor. O saatte ne derdi olabilirde insanın da açıp beni dinlesin. Nedir yani sevdiğin poğaça mı bitmiş pastanede. Kahvenin sütü mü yok. Arabeske neden özellikle gıcık olduğuma ŞURADAN bakabilirsiniz! İnsanın sevmediği ot burnunun dibinde bitermiş.

Nasıl bir sapıksın Burhan Çaçan. Liseli Vardı ya ah o liseli. Kısacık etekli dar elbiseli. Bu şarkıyı yazdığında 40 yaşındaydı. Ben sabah sabah bu şarkıyı sunup pedofilileri tatmin ederken sözleri duymamak için kulaklıkları çıkartıyordum. Sürekli kulaklıkları çıkardığım için bazen sunduğum şarkıyla, çalan birbirine uymuyordu bile. Hatta bir sabah, bütün program boyunca bizi arayın diye, BAMBAŞKA bir numara anons etmiştim.Uyku sersemi ne dediğimi biliyor muyum ben.

18 Şubat 2016 Perşembe

SENİN ANNEN BİR İNEKTİ YAVRUM

İnsan oğluna verilmiş en büyük hediye ölümdür. Pek iç açıcı bir cümle değil farkındayım. Sürekli lanet ettiğimiz zamanın yerinde hiç durmaması medeniyetin en büyük kurucusudur aslında. Biyolojik saatim geçmeden çocuk yapmalıyımlar, otuzuma gelmeden kariyer planlamalıyımlar ya da gözüm toprağa bakıyor hani mürüvetler hep bundan. Ölecek olmasak, ya da yaşlanmayacak olsak hepimiz takım taklavatı yayıp, yan gelip yatardık. Yüz yıllar çuvalamı girdi amaaan boşver kız, bi dahaki yüz yıla iş kurarsın nasılsa... ile biterdi bütün muhabbetler. Tembellik edecek vaktimiz yok. Zaman akıp gidiyor. Ölüm bir hediye, yaşlanmaksa bunun hatırlatıcısıdır. (Herkese sıralı ölüm nasip olsa keşke) Her armağanı seveceğiz diye bir kural yok tabiki. En büyük korkularımdan biri yaşlanmak. Peki yaşlandığımızı nerden anlarız. Vücudun değişiminden!




Son on yılın en büyük geyiklerinden biri, göğüsün altına kalem koymaktı. Kalem göğüsün altında durmuyorsa o göğüs sarkmamış, başı muzaffer dimdik duruyor demekmiş. Denemeden kabul etmiyorum. Önce kurşun kalemle deniyorum. Evet tutuyor! Sonra tükenmez kalemle deniyorum. Onu da tutuyor şerefsizler. Bunalım meraklısı olduğum için dolma kalemi de devreye sokuyorum. Onuda tutunca bu sefer kalemliği koyuyorum onuda tutuyor bunlar. Benimkiler baya kalem tutmaya meraklılar. Dile gelip okula gitmek isteyecek adiler. Tam o sırada kafamın arkasına bir sille geliyor. Can:
-90 beden Miras onlar. Masa sümeni koysan onuda tutarlar. Yer çekimi denen bişey var. Onları aldıralım futbol topu koy istersen oraya. 

5 Şubat 2016 Cuma

BİR SEN BİR BEN BİR DE TRİP

-Sen benimle gönül mü eğlendiriyosun! Ciddi düşünmüyo musun sen benle!
-Miras evliyiz biz!
-Hee doğru. O zaman Sen artık beni sevmiyosun!
-Ne alaka.
Lannnn trip nasıl atılıyodu. Vallahi köreldim. Trip atmayı unuttum. Dur ağlayayım bari. İki damla göz yaşı yeter. Anaaa ağlayamıyorum da. Vallahi gitti en güçlü silahım. Şimdi işin yoksa atom bombası icat et. Yok o kadar akıllı değilim, mototof kokteyli neyime yetmiyor
       Sevgiliyken ne kolaydı o işler. Trip at eve git ohhh. Şimdi trip atınca en fazla yan odaya gidiyorum. Arkadaşa falanda gitsem olur da ona da iki saat açıklama yap et üşeniyorum. Yan odadan da trip sökmüyor. Kin tutamıyorum ben hemen çıkıyorum salak gibi odadan. Bir keresinde kapıyı kilitledim içerde kaldım. Akşama kadar çıkmayacaktım hesapta ama çişim gelince gel beni kurtar diye yalvarmak zorunda kaldım. Dalga geçti birde benle. Üstelik kapının kolda hala bozuk artık kilitleyemiyorum kendimi içeri. Bırak, kapıyı bile kapatamıyorum korkudan, içeride kalırım diye.

On sekizimdeyken çıktığım hava harpte okuyan bir çocuk vardı. İki senelik sevgiliydik. Üniforma çok yakıştığı için ite, birde vakit kaybetmeyelim diye, eve gidip üstünü değişmeden yanıma gelirdi. O da nasıl bir görgüsüzlüktür. Üniformayla geziyordu yanımda. Aslına bakarsan tıp okuyanın beyaz ameliyat önlüğüyle gezmesi gibi bişey. Neyse küstüm ben buna. Trip atacağım diye çıktım kafeden. Baktım peşimden geliyor. Bir iki tersledim gelmesene peşimden diye. Cadde kalabalık ama koşturuyor arkamdan. Arkama döndüm ve bağırmaya başladım.

-Aaaa sapık mısın nesin tanışmak istemiyorum senle. Peşime takıldın bırakmıyosun terbiyesiz. Namuslu kızım ben sokakta erkeklerle tanışmam.

Dondu kaldı. Şok oldu. Caddedeki kalabalık durdu. Sonuçta yardıma ihtiyaç duyan gencecik bir kız sokakta bağırıyor. Esnafta kapının önüne çıkmaya başlayınca sıçtık dedim içimden. Bu sefer abarttın Miras. Ağzına edicekler şimdi bu salatalığın. Laannnn dayak yiyecek çocuk senin yüzünden.

1 Şubat 2016 Pazartesi

KOMŞU ALMA ISSIZ ADAYA TAŞIN

İsyaaaaaaaaaaaaaaan diye bağırıyor yeni yan komşularım. Daha taşınalı bikaç saat oldu. Geriye bir avuç yalaaaaan. Neye isyan ediyorlar bilmiyorum. Evin tuvaletini mi  beğenmediler acaba. Ne oldu? Duşakabin mi sızdırıyor. Gece on ikide akıllarına ne gelmiş olabilir de böyle bağırıyorlar anlamaya çalışıyorum. Kulağımı duvara dayamama gerek yok orda biri osursa burdan duyuluyor zaten. Allahım inşallah sesli seks yapmıyorlardır. Buna karşılık bende başlıyorum aynı şarkıya hemde avazım çıktığı kadar.
İsyaaaaaaaaan. Ne bağırıyosunuz ulaaaaaaan. Gecenin on ikisi, ben hatırlattım da susmazsanız polis çağırıcaaaaaaaaaaam. Uzata uzata. Nameli nameli.




Sustular. ama bestemden memnun kaldıklarını hiç sanmıyorum. Sabah işe giderken uunutmayayımda kapıyı dinliyeyim onlar işe gittikten sonra çıkayım bari. Kim o cartlak demesinler. Ya da desinler ya onların sesi sanki çok mu güzel. Ah o eski yan komşularım. Orta yaşın az üstünde bir çiftti. Resmen benim yüzümden taşındılar. Adamın arabasına komple çamur sürmeseydim ya da o kokana karısına cadoloz demeseydim taşınmazlardı belki. Ya da apartman girişindeki ayak kokusunun o adamın ayakkabısına ait olduğunu vurgulamasaydım mesela. Onlarda çok fenaydı. Kibirli laf sokan gıcık insanlardı ama en azından yaşları gereği gece on birde Halil Sezai söylemiyorlardı. Olsa olsa heybelide her gece mehtaba çıkarlardı gariplerim. Nerdesin kokana seni çok özledim. Gelen gideni aratıyor vallahi.