HANİMİŞ MİRAS?

Nerdesin?  Onlarca 'kız sen nerdesin?' mailim birkaç tanede  'nereye kayboldun' yorumum var yazılarımın altında. Demek ki m...

8 Haziran 2016 Çarşamba

PABUCUMUN AJANI - PABUCUMUN KİTABI!

Özellikle bitirmediğim tek kitap. 496 sayfalık kitabı 477. sayfasında kapattım.  Geriye kalan 19 sayfayı da  protesto amaçlı okumuyorum. Birinci ve ikinci kitabını da bir arada alıp bu tarz bağnaz fikirli insanlara para kazandırdığım içinse delicesine pişmanım. İkinci kitabı da okumayacağım. İlk defa hayatımda (ki bine ulaşmıştır kitaplarım) bir kitabı ne yapacağımı bilemiyorum. Yeğenlerime verip onlara kötü bir şeyi iyi gibi lanse eden birşeyleri okutamam.
Kitabın yazarı Asude. Aslında çok yetenekli bir yazar. Söz dizilimi, olay gelişimi, renkli kişilikler yaratması harika. Esprili bir dili ve marjinal cümleleri var. Yalnız bana kalırsa Asudenin psikolojik problemleri var çünkü aşık olunası diye yarattığı ve sayfalarca dillere destan övdüğü baş karakter erkek tam bir megoloman ve öküz. Sürekli insanları aşağılayan, kadına kölesi ve malıymış gibi davranan, kibirli herifin biri. Ve ne hikmetse yazdığı renkli ve sevimli, iyi eğitim görmüş, iyi aile kızı, cıvıl cıvıl karakterimiz Deniz bu su katılmamış öküzün hakaretlerine aşağılamalarına aşık oluyor. 




Kitabı alırken başta, yazlık saçma bir dizi havasında olduğunu anladım ama kafamı boşaltmak için romantik bir komedi olarak gördüm. Yazarın yarattığı Deniz karakterinin her cümlesinde marjinal benzetmeler ve betimlemeler var. O yüzden bir süre sonra eğlenceli olmaktan çıkıp ağız kalabalığına dönerek okuyucuyu sıkıyor. O güzelim esprileri arada bir yapsa, eminim daha renkli bir karakter olur. Keşke yazarımızın tek kusuru bu olsa. Sayfa sayfa övdüğü, yere göğe koyamadığı çok yakışıklı zengin bir adam var karşımızda. Kısaca kitap grinin elli tonunun Türk çakması. Sürekli bedensel olarak tutku besliyor kıza. Lakin geleneklere uygun olarak, onlar evlendikten sonra görebiliyoruz bu tutkuyu.  Tutkuyu güzel yansıtmış ama adam müthiş itici. Ajanlıkla çok alakalı değil. Birbirlerine hissettikleri tensel çekim, yanlış anlaşılma yüzünden kavgalar, adamın kıza emirler yağdırıp kötü davranması, sonra tutkulu barışmalar var. 

Hastalık derecesinde kıskanç bu zengin ve yakışıklı. Kızımız kendisine malmış gibi davranılmasından delicesine bir zevk alıyor. Arada bir isyan ediyor ama mazoşit bir şekilde köpek gibi koşuyor adamın peşinden. Hatta bir ara tutkuyla karışık şiddet bile var. Bu tarz adamları normalleştirip, kadınlarımızı, kızlarımızı baskı altında tutulmanın iyi birşeymiş gibi dayatılması, bunu romantik bir çerçeve içerisinde anlatıp, özendirilmesi beni korkunç şekilde rahatsız etti.
Kitabı son 19 sayfa kala fırlatıp atmamı sağlayan bölüm ise şu;
Deniz ve medeniyetten nasibini almamış Tuna, Denizin Yasemin ile paylaştığı eve gidiyorlar. O saatten sonra Deniz, Tuna ile beraber yaşayacak. Deniz yolda bunu Yasemine, ev arkadaşına nasıl söyleyeceğini düşünüp duruyor. Burdan sonrası ise kitaptan alıntı

"Ekmek almasaydın, ben gelirken aldım."diyen Yasemin, Tunayı fark edince ayağa kalktı.
"Hoş geldiniz" dedi ona. Düğünden beri ilk kez karşılaşıyorlardı. Arkadaşım yüzünde çapkın bir sırıtışla bir bana, bir Tuna'ya, bir kenetlenmiş ellerimize bakıyordu. 
Ben daha söze başlamadan Tuna otoriter bir sesle "Deniz bundan sonra benimle yaşayacak," dedi.
Yasemin'in gözleri irice açıldı. Bir araba farkı gibi parlıyordu adeta. Kızmak ya da şoke olmak yerine edepsizce gülüyordu. "Deniz, sen gelsene benimle."
Yasemin diğer elimi tutup çekerek Tuna'dan söktü beni. Kocam sinirli bir bakış attıysa da bu, Yasemin'i yıldırmadı.Yasemin'in elinde odama götürüldüm.

Ulan öküz, bismillah dedin girdin eve. Evdeki gariban sana hoşgeldin diyor, gülüyor. Hayvan gibi bir hoşbulduk demek yok, hadi hal hatır sormayı da geçtim, karşındaki anan mı baban mı her önüne gelene emir veriyosun öküz gibi davranıyorsun. Deniz olarak yarattığı karakterde bi suratına bakıp adam gibi davran demiyor. Bu o kadar normal ki Yasemin de o kadar yıl birlikte yaşadığı kızın sevgilisine bi bana doğru davran demiyor. Adamın bu despot ve emrivaki tavırlarına kitabın sonuna doğru herkes bayılıyor.  O kadar pis burnu hava da, küçük dağlara burun kıvırıp Everesti yarattığını sanan, herkesi kölesi gibi gören bir adam ki, gerçek hayatta görsem suratına tükürürüm.

Bir de kıskanç ki aman Allahım, kız ofise gelince açık giyinmiş mi dye üstüne başına bakıyor. Yanında birini görünce kollarından tutup hırpalıyor kızı, hakaret edip sarsıyor. Daha sevgilisi bile değilken, kızın hayatı üstüne emir üstüne emir yağdırıyor. Ve kahretsin ki Deniz karakteri havalara  uçuyor.

Şimdi bu kitabı 16 yaşında bir kız çocuğu okusa, kendisine köpek çeken bu adamın hayalini kuracak onu adam sanacak. Bunu normal zannedecek. Çünkü yazar o kadar güzel bir koza örmüş ki hikayeye insan kapılıyor. 

Benim çocuğuma, kız kardeşime, yeğenime böyle davranılsa ben parçalarım o adamı. Nasıl bir erkek anlayışın var senin, hangi çocukluk travmasını yaşıyorsun, nasıl tip adamlar seviyorsun da güzel sanıyorsun bu kadar emri, kibirli bakışı... Yere göğe koyamıyorsun. Eli kalem tutan insansın ey yazar. Etme... Eyleme.... 

16 yorum:

  1. Ben de aynı şekilde düşünüp bırakmıştım kitabı. Benimki kaçıncı sayfalarındaydı hiç hatırlamıyorum ama "ne okuyorum ben ya" demiştim onu net hatırlıyorum. Deli oluyorum zaten itilip kakılmayı normalleştirmelerinden ki her yerde de bunu görüyorum. Ben ki kendimi geçtim arkadaşımın sevgilisi onun hayatına müdahale ettiğinde çocuğu dövesim geliyor, tartışıyorum düşünemiyorum böyle bir aşkı. Dönemin ergenleri zaten grinin elli tonundan sonra bir coştu gidiyor sado mazo özentisi, zengin erkek, seks seks seks diyip duruyorlar bir de bizim ülke versiyonuna kapılıp giderlerse ohooo.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cha bende zengin erkek seks seks seks diyip duruyorum malesef ama elimdekiyle yetinmeyi biliyorum :D Ya grinin elli tonundaki adam beyefendiydi en azından gerçi ben o kitabıda beğenemedim hep mokoko hep mokoko çok sıktı beni de pabucumun yazarı bambaşka birşey. Ulan bi de iki kitabı da aldım para kazandırdım ya bu fikirlere öleyim ben. Sen arkadaşıın sevgilisini döv bende geliyorum arkandan :D

      Sil
    2. Ya o açıdan bakarsak ben de diyorum ama aklı başında insanın demesi başka bizim dememiz başka. En azından kendimi biliyorum ben biri bana bok gibi davranırken gidip onunla yatmam ya da çok zengin bilmem ne diye onunla bir ilişkiye başlamam :D bunlar hep özentilik işte

      Sil
  2. Neden bilmiyorum 3 kez elime alıp geri bırakmıştım bu kitabı, nedense içimden bir türlü alıp okumak gelmemişti. İyi ki almamışım, sanıyorum ki katlanamazdım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Melo seni burda görmek ne kadar güzel :D İşte örnek aldığım blog yazarlarından bir tanesi daha.. Sağ duyusu 6. hissi var bi kere. Bak benim hisler 4 te bitiyo. Görme, dokunma, duyma, tat. Koku bile yok. Hislerine güven aklı başında bir kadının sinir sistemini alt üst eder bu kitap.

      Sil
  3. Hahahaa sık sık kullandığın öküz kelimesi kitabı özetleyen kelime olmuş galiba. Bu seriyi ben de kitapçıda incelemiştim, hani Türk yazar işi romantik komedi nasıl olur diye. Biraz ergenvari gelmişti almamıştım. Ama incelediğim kısmına bakarak söylediklerine katılıyorum. Belki zamanla yazarın tarzı daha bir sağlamlaşır, yani inşallah. Sevgiler canım ❤

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazarı inceledim hep aşk kitapları yazıyor. Başka kitapları da var. Bazı bloggerlar öve öve bitirememişler adamı şimdiden aşık olmuşlar bile ama hep çoluk çocuk. Beyinleri yıkanmış bile, aşkı böyle birşey sanıyorlar. Sen ben görebiliyoruz ama o gariplerim öküzlere aldanmış bile.

      Sil
  4. Bu kitabi yarin birgun diziye/sinemaya uyarlarlarsa hic sasirmam. E malum sahis sayesinde azarlanmaya alistik zaten yillardir, padisahim cok yasa mottosu da atalardan yadigar. Hatta kocaya uyarlanmis sekli "döver de sever de". "Kiskanmayan erkek ılıktır" var bir de. Ay sonu gelmeyecek bu yorumun satirlarima burda son verirken 'kapagi bile incelenmeyecek kitaplar' listeme yenilerini ekledigin icin tesekkurler :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya di o padişah biyerde İlkay bu adam alt tarafı iş adamı. Vallahi billahı o dizilerdeki padişahlar bile bir yerde daha mütevazi. Geçmiyor sinirim o kadar kötü lanse etmiş bi de öyle övmüş ki en az 50 sayfa ara ara adama methiye yazmış. Azıcık kendisine saygısı olan her bireyin yapacağı gibi, kapağını bile inceleme. Hayrım dokunduysa ne ala...

      Sil
  5. Asil sorun birine tapinma ihtiyaci hissedilmesi, kendini ezip karsidakini göge cikarma çabasi. Yazarin da ruhunda böyle bir eksiklik var demek ki. Hikayesi gercek kisilerden esinlenilmis romanlar haric, yazarlarin her yarattigi karakterde kendinden bir parca yansittigini düsünürüm. Bunu yazan gercekten sorunlu olmali egoist, mazoşist, narsist ama ayni zamanda icten ice ezillik duygusu yasayan biri olabilir. Insan hic tatmadigi duygulari 500(x2) sayfada okuyucuya aktaramaz. En buyuk sorun ise boyle insanlarin (sadece kadinlar degil) azimsanamayacak kadar cok olmasi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yürü be ilkay kim tutar seni :D Bir görsen bu kitabı öven blogları! Gerçi hepsi ergen kız blogları ama o adamı bulsalar severken yiyecekler. İyi birşey sanıyorlar kendilerine emir veren öküz gibi davranan erkekleri. Resmen zehirlenmişler. 2-3 kişi bile olsak birileri çıkıp cesaret edip bunları söyleyemezse bu tip megoloman davranışlar normalleşecek hatta benimsenecek. Yeni nesli buna iten zihniyete kim kitap yazdırıyor hangi yayın evi bunu yayınlıyorsa paramı helal etmiyorum.

      Sil
    2. Harika tespit. Ne kadar zekice ve akıl dolu. Cinayet gerilim romanı yazan yazarların birer katil olduğunu da biliyor muydunuz? hepsinin içinde bir cani var. Evet evet katilli filmlerin senaristleri de birer psikopat. Tespit s.çmak bu olsa gerek. Eleştirmenin suyunu ayrıca başka bir şeyini daha çıkarmışsınız.

      Sil
    3. Zeka küpüsünüz gerçekten. Daha önce hiç bir filmde görmedim ben bu fikri. İyiyi iyi anlatır, kötüyü de kötü. Eğer bir cinayet filmi de bir katili örnek gösterip yerden göğe sığdıramazsa ona da basarım küfrü onu da eleştiririm. Kötü bir davranışı iyi gibi gösterme buna özendirme buradaki konu. Daha açık anlatmış olayım...

      Sil
  6. Büyük resmi gören ilkokul mezunu secmen gibi hissettimm kendimi :D amacim kimseyi kücümsemek, hafife almak degil; aksine boyle eften püften islere harcadigi enerjilerini faydali seyler icin kullanmak varken insanlari yanlisa yonlendirmeleri. Hatta asil boylelerinin yaptiklari okuyucunun zekasini hafife almak bence. Genis kitlelerle fikrini, hayata bakis acini paylasma, örnek olma sansini yakaliyorsun ama anlattigin fiki fiki yaparken kac farkli kirbac kullanilir, köle-sahip fantezileri, sevgiliye nasil köpek çekersen sana baglanir dersleri. Fularimi atip salon cizgimden kayacagim simdi o olacak :D

    YanıtlaSil
  7. Grinin Elli Tonu bile benim için çok uç noktayken, Türk çakmasına el atmamam iyi olmuş. :D En azından Gri'de durup dururken hırpalama, bir atar yoktu. :D Sanki fazla ergen bir kitap? Bir de işin ironik yanı benim matematik öğretmenim Asude'yi severdi. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Matematik öğretmenin acıkın sadistmiş bence şekerim. Bayağı erotik sahne var bu kitapta. Islak mı ararsın kuru mu ararsın. Zaten habire kavga ediyolar sonra birbirlerine tutkuyla yapışıyolar. Bunların öpüşmesinden benim içim şişti. İçim kabardı dışıma yapıştı :D

      Sil